30 Aralık 2008 Salı

yeni

her yerde bir yeni yıl fırsatı dönüyo ya bizde takip eder olduk. bu arada dün büyük gürültüler eşliğinde istanbul il sınırları içinde başlayan kar 'fırtınası' en azından anadolu yakası için kendini günlük güneşlik ve soğuk(emin değilim dışarı çıkmadım) bir havaya teslim etmiş durumda. en son çok küçükken iyi kar yağdığını hatırlıyorum bi. biz o zaman annanemlere gidiyoduk çok sık. onlarda göztepedeydiler. ha ama göztepedeki en asgari düzeydeki binadalardı kendileri. ve hatta onca yeni site ve binanın arasında hala kendini muhafaza etmekte göztepe köprsününden yukarı devam ediosunuz oralarda bi yerdeydi. gidin bakın. sonra haliyle taşındılar tabi. su taşıma sistemli bi yerdi en kötü yanıda oydu zaten. sonra yakına geldiler biz her yılbaşı yaptığımız büyük ziyaretlerine devam ettik. geniş aile geleneği var normal olarak. sabah babane akşam annane böyle gider oldu. benim için çocukluk yılbaşılarının ve hatta ilk gençlik yıllarının yılbaşı akşamları tv' de zap yap kuruyemiş+tombaladan öteye gitmez. işin ilginci ben bu durumdanda memnunum. yıllar önce non serviam'da dalga amaçlı ufak hayatlar ufak mutluluklar filan yazmışlardı onu hedef koydum kendime ufak şeylerden çok yol alabiliyorum. mesela sakladığım gameshowlardan birinde şeyi gördüm geçen river raid oynamanın ihtişamı. hani herkes kız peşinde kariyer peşinde biz river raid oynuoduk.. diye devam eden bi yazı. ben hayatımı tam ona göre şekillendirdim işte. ha çok mu başarılı oldum. sanmıyorum. bazen okduğum şeylerden ufak ayrıntıları seçip hayatın anlamı yapıyorum farkına varmadan. farkına vardığımda da baya zaman geçmiş oluyo. gerçi arasıra durup düşünmüyo değilim. şimdi ki ben bi şekilde geri dönse o kendi kendine odalar arası kovboyculuk oynayan çocuğu görse ne der ne nasihat eder diye. ama sanırım diyceğim bişey yok. hayalgücü mucizevidir. dünyadaki tek ilahi kudrettir ve hatta. yılbaşında kar yağmasını hatırlamak gibidir. hiç yağmadığını bilerek(en azından hatıralar dahilinde). son veremedim yazıya buda böyle olsun.

26 Aralık 2008 Cuma

kendi kendine konuşan bloger kişisi part 2.0

voçırs diye bişey koydum oraya. hani bak ismide deiştirdim. türkçe okunaklı inglizce filan dokunaklı olur diye hani. ilk izleyen siz olun da yazmış blogger. hani sanki çukulata vercek. ya da bana yararı nedir bilemedim onuda hani kimse izlemese mesela o hep orda dursa nolcak. 'a lan herife bak o kadar bok yazmışki kimse sallamıo' mu olcak mesela. ya da bu şey gibi diil mi last.fm programı indirip lan iki damar dinliyim diyip programcağızı kapatmak gibi. hani sanki orda en popüler profil bende tüm dünya beni izlio. acaba voçırsa arkaplan filan mı yapsam lan. böle hani ok mok zaten sayfayıda beyaza boyadık dikkat çeker belki öyle. son zamanlarda iyce yalnızım be blogger valla bak. gündelik ziyaretçi sayım çok düşük mesela. evden çıkmaz oldum sürekli f5'e basıorum. arada bir arttımı bayram yapıyorum. ev, aile, çoluk çocuk hepsi benden kesti ümidi. aranızda voç ıyım bunu diyen varsa beri gelsin. severim kendisni. ama belli etmem. soğuk bi yapım var. ama sürekli gülerim. çok iyiyimdir. enseme vurup lokmamı yiyebilirsiniz. yerse.

24 Aralık 2008 Çarşamba

erör

arada erör veririm
sonra kendi çapımda terör estiririm
üstüne bol demli çay içerim
bana mısın(*) demez


*bkz.öncekikayıtlar

masa-büstü




mellöm beni mimlemiş boş dururmuyum durmam. genelde arkaplanda klasik xp manzara resmi var ama hani dedim buraya koycam ya şindi arkaya bi hellsing çakıveriyim. derken kediyi buldum. lakin masaüstü bundan ibarettir arkaplanı dilediğiniz gibi hayal edebilirsiniz.

23 Aralık 2008 Salı

öyle böyle bişeyler

karşının ne trafiği çekilir ne çilesi
ben zaten daha bu yakayı zor ezberlemişken
orda iki adım yürüyorum semt değişti diyolar.
daha işin içinden çıkabilmiş değilim.
ha bi kaç hat öğrendim arada o iyi oldu
ortaköy geceleri bostancı gibi oluyo mesela yada bana öyle geliyo bilmiyorum
geçen beşiktaş vapurunda olmıcak iki insanı gördüm mesela
yol hikayeleri oluşturabilsem böyle süper olur gibimede gelmiyo diil
ama genelde işte rutin geçer ya yolculuklar
sabah otobüse binersin aynı insanlar akşam dönüşte otobüste aynı amca, teyze, abla, potansiyel kız arkadaşlar ve onlardan biraz sonra otobüse binip yanına gelen potansiyel muhafızlar
bol metro otobüs vapur trafikli günler hoşgeldin demek lazım heralde
alışıcaz zamanla.
bide yakın otursak bişeylere ne güzel olcak.
kısmetse olcak
olcak olcak
pozitif bakıp polyanacılık oynuorum son zamanlarda acaip
zaten hayatla da pek derdim yok aslında
benim derdim kendimle.

ps: kısa kısa şeyler ekliyim diorum. hani blog yazıları diskografi gibi. bi grup keşfediosun 10000 tane albüm çıkarmış hani bulsan hepsini bütün şarkıları dinlesen, ezberlesen filan bi ömür geçer. kısa ve öz olcak o yüzden. şindi ben girsem bu bloga mesela 2007 zor okurum öylede tembelim. uzun ve çok yazanlara saygım sonsuz. üretim mantığımı beklemeye aldım zaten şimdilik.

18 Aralık 2008 Perşembe

otur 0!

yapıcak işler çıktı ya
kaçmam lazım benim herşeyden
ondan bundan şundan
kendime yaşam alanı oluşturmam lazım mesela
hiç sabahlara kadar oturmayı sevmedim
en geç 4 te yatmam hissiyatıyla yaşadım ben
ya da ne biliyim en kötü işte sabah ezanı okunurken filan
ama şimdi benim sabaha kadar oturmam lazım
binlerce film izliyip acaip şekilde müzik yapmam lazım
niye peki ? tüm bunlar ?
götüm sıkıştıda ondan
hani ertesi gün sınav filan olunca dersin ya kendine
ne güzel olurdu şindi boş boş bişiler yapmak
hah aynen o durumdayım işte ben. bide farkettim ki etiketlenmişim ben çoktan mesela. o etiketide kaldırmak zor. hamallık yapsam etsem filan yine kalkmıycak o etiket tepemden. ha mutlumuyum olabildiğince. ama işte ne biliyim. geri sarsak ya herşeyi ben ortaokulu yeni bitirmiş filan olsamda liseye gidicek olsam. sanırım o nerde ben orda olurdum. hem o korkunç telefon görüşmeside olmamış olurdu. herşey farklı seyrederdi belki. saçma sapan bi kısım şahsiyetlerdende kurtulurdum mesela hiç tanımazdım. ama hani kelebek etkisi tam terside etki edebilirdi tabi. diyceğim o ki bir garip hallerde halim. hemde ne garip. sevinsem mi üzülsem mi üzülsem mi sevinsem mi bilemedim.

15 Aralık 2008 Pazartesi

tasarlanmış bir yalnızlıktı bizimkisi
ilahi adalet ve kudretle
sonra kelepçelerimiz var diye hayıflandık
ama onlarda ilahiydi.
ellerimiz, ebediyetin yanında kimdi ki ?
her kurtarışta birbirimizi
kaybolduk sonsuzlukta
açıktı kapısı gökyüzünün
kilidi yerinden edilmiş.
toprakta aradık izini.
ama kilit bizdik
sen ben ve öteki.
kapatarak gökyüzünün kudretini
zincirleri ilahlığında erittik
tasarlanmış yalnızlığımız
körlüğümüzdü aslında;
geçte olsa farkettik

hm

dünyada gezip görülcek çok yer var diyolar ya hani
yalan o. ben gezdim yok.
ha bizim sokağın köşesinden dönmüşsün ha ingilterenin bilmemne caddesinin köşesinden. bizim camdan dışarı baksanda aynı eyfelin tepesinden baksanda aynı. ha kentleşme çarpık orası ayrı. ama aynı yani renkler, binalar, filan. insanlarda aynı ten rengi, kelime haznesi, kültür mültür diye neremiz farklı. idda ediyim mi bende şimdi kültür aslında bi milletin diğer millete üstünlük taslama hadisesidir diye. etmiycem tabi. ne haddime
yıllar yılı portakallı ördek ne lan ? diye sorup durmuş bi insanım ben. yıllar sonra otelin birine gideblidlkte orda yedim. bişeyede benzemiomuş. çok abartmışlar durumu. ha ben bide gençken yedim bunu. daha o ne diye düşünen binlerce milyonlarca insna vardır dışarda. neremiz farklı ?
ıstakoz yemedim mesela ben hala.
her konuşmam yemeğe çıkıyo. bakalım nolcak bunun sonu.

13 Aralık 2008 Cumartesi

kendi kendine yorum yapan bloger kişisi bölüm:1

o başlık oraya olmadı galiba.. marjin pedink veriorum olmuo lan. acaba biraz daha mı deişik renk kullansaydım. şuraı düzenlicem diye evden çıkmadım çıkyım dimi evet evet çıkayım. geçen gün yazdığım yazıda pek olmadı onuda mı taslak yapsam. neyse koy götüne nasıl olsa gören yok. ilk yazılarda bok gibi olmuş zaten toplasan arada bi iki güzel var. lan niye kimse beni takip etmiyo. yok lan ne takip etcekler karizması var böyle bozma. masayıda toplama vakti gelmişte geçiyo. akşam film izlesem mi hmm. izlerim belki olabilir bak.

12 Aralık 2008 Cuma

bi adın yok mu

en son ne zaman konuştun benimle ?
uzun yıllar önce..
ne oldu şimdi ?
yalnız mı kaldın
hayallerinle ?
ama korkma burdayım
gidemem çünkü senin kafandayım.

(less'den gelsin efendim)

üç3

şimdi aslında çok büyük bi problemim var benim. o lise, hiper lise çağlarında meslek olma dolayısı ile üniversite hayallerini filan atmıştık zatende yine iki sene filan bişeyler okudum ha ne okul okuldu ne ben okulun farkına varabildim ama. sorun şu ki 2+1 (o bir dinlenme oluyo toptan) sene sonra liseden açıköretime girdim ben. ama girdiğimden beri diken üstündeyim. adamlar iki sene kalanı askerlikten muaf tutmuyo tammı. buda yaklaşık 3 senedir her aralık sonu civarı beni sinir krizine sokan, eyvah geç kaldım dedirten yerine göre heycanlandıran olaylardan biri(diğeri yıl dönümü acaip yaşlandığımı hissediorum lan! önceden kafelere filan girince çokca yaşıt görür o hepimiz burdayız işte ortam bura(!) de...mezdim de hadi demiş olıyım; şimdi girince herkes benden küçük geliyo acaip bişeymiş.) neyse efendim şindi ben hallice 3. senye kadar gelip hemde iki seneliği bitirdikten sonra açıköretime tekrar 1'den başlamış bir insan olarak büyük rekordur bu; 3. senede tökezlemiş bi insan olarak diyorumki bu kış çok çetin geçicek. ha ben hazırlandım mı? hazırlanmadım. kışlaya gidip gelen her bir insan okulu bitir öyle git diyo etraftakilerde diyo. ama benim ebedi tembelliğime kim karşı durcak hiç bi fikrim yok. bide şu var mesela 3 ay önce derse başlasam hiç bişey kalmıcak gibi geliyo bana. öss ye bile son bi haftada hazırlanmıştım ben. hızlandırılmış eğtim konusunda dahi sayılırım. zaten sonuç ortada. aslında baktığımız zaman 3 ders hani koca seneye çok az ama bana öyle fazla geliyo ki. burdan aynı duyguları taşıyan arkadaşlara sesleniorum benim gibi olmaıyn. 20 lerin ortasına gelipte tüm gün ev derdi bilgsayar oyununda onu bunu nasıl geçicem olmasın yani. ayıp bi kere. otur ders çalış adam. bak şimdi aklıma geldi 'çalış adam' diye film çeksem ben. ada diye bi kız olsa işte bi adama aşık olsa adamda okulun ineği olsa kızda piç olsa. sonra adama yakınlaşabilmek için oturup ders filan çalışsa. ne harkülade konu oldu bu ya. seneye yaz ramazan bayramında ben bunu sokıyım sinemaya. acaip para kaldırırım. oyuncu seçmeleride yaparız yakında. haber veririrm.

8 Aralık 2008 Pazartesi

1234

bayramlarda erken kalkma sendromu
'bugün bayram erken kalkın çocuklar' sesleri,
elini öpmek ve öpmemek gereken akrabalar,
ilk gençlik kurbana karşı ayak sesleri,
sonra kabullenme
etli yemek hayalleri
ailecek çekilen fotoraflar
fotoraf albümleri
bilimum tatlı ve şerbetleri
kapıya ramazandan kaçıp gelen davulcular
çocuklar
basılan ama sahibi olmayan ziller
bayram harçlıkları
çay ve kahve falları
kapı önü ayakkabı sıraları
kiminin dini bayram diye bokunu çıkarması
kiminin çıkarmaması
kesilen hayvanları izleyen yaşı 10'a erişmemiş çocuklar
kesilen hayvanları masaya hazırlayan yaşı 10'u katlamış büyükler
otoyola koşan kurbanlık sesleri
bayram özel tv ve filmleri
öyle bişey işte. kutlu olsun madem hepinize.

5 Aralık 2008 Cuma

birki

bizde sofra adabı vardır lan!
sofraya oturupta sofra sahibine bok atanı camdan atarlar
prim yapan herşey camdan atmalık zaten
şu hayatta
alaturka
bonibon
fıstık

3 Aralık 2008 Çarşamba

bana mısın ?

bir banka öğleden sonrasından daha hepinize selamlar;
bugün şahsi nazarımda bir ilk gerçekleştirdim. hemde ne ilk. bankayla ilgili işlem yaparkene gerekli olan ev numarası yerine sırasıyla annemin numarasını, kendi eski cep numaramı verdim. sonunda cep telefonu imdada koştuda toparladım. sonra bi heycan sardı aman diyim. ter mi dersin titrememi dersin ufak çaplı şok geçirdim. ama sebebini biliyorum. içersi havasızdı ondan. yoksa banamısın demez...
bende böyle çıkarımlar yapmışım ya..
hadi bakalım
hayırlısı

dört s

dünya ikiye ayrılmıştır. daha doğrusu ayırmışlardır. kimileri basit insan kılıfına koymamak için kendini 'yaşamın dahileri' ni ilan eder. geri kalanlar kaybetmiş, kaybedilmiş, bezgin ve sessizdirler. intikam alınıcaksa onlardan alınmalıdır. çünkü bu sıradan rol yapma oyununda onları yargılıyacak olan üst makamlarda yerini almıştır ya da alma sevdalısıdır. paylaşımların kaybedişide tam onun beyninden geçen sözcüklerde başlar. aynı güneşi paylaşmamak gibi daha ufak bi çocukken*. ama bir gerçek var edebiyat, şarkılar, şiirler, sözcükler makam sevdalılarına yazılmaz bu hayatta. yazılsa da onların haberi olmaz. geride kalan düşkün bırakmıştır hepsini hayata. sonuç 2. sınıf karakterler 1.sınıf karakterlerin peşinde ya da o şekilde rol yapanların içinde büyümeye ölmeye merak salarlar. kendini en başta oraya oturtmuştur çünkü. dünyanın kaymağını yiycek kesim kendisi değildir. o - her ne kadar doğru ya da yanlış olsa da- tüm yükü omuzlarına alacaktır. taşıycaktır taki o omuzlardan geri hiç birşey kalmayana kadar. sonra ölümü, evet ölümü unutulmaz olsun ister. o kadar cefanın acı birer hatırası gibi. hani o sözcükler döktüğü, şarkılar söylediği, beyninde yer açmaya çalıştığı, nice yükleri taşıdığı en azından ölünce farketsin diye onu. sanatı besleyen en büyük şey de ölümdür kendi adına. cesur sözcüklerin arkasına saklanır sonra. şu da bir gerçek ki tüm bu telaş, korku ve acıma farkında olmasa da yada fark edilmese bile 'makam sahibi'nden çok daha üstün bir yere taşır onu. ama ya farkettiğinden bundan kaçamaz ya da farkettiği için bırakamaz. geride kalanlar birbirlerini anlarlar ama içten içe öndekilerin yansımalarını aradıklarından olsa gerek mutlu olamazlar. temel prensipler bunun üstünde yükselir. aşktan dostluklara kadar. bir taraf ya çok aşık olur ya da çok kendini feda edici. diğeri birinci rolüne kaptırır kendini sonra geridekine dönüp bakmayı kendine yediremez. bir kısmı ise kendilerine başka birinciler arar. aradıkça acı çeker yas biriktirir. büyüten odur çünkü içindekini.
oysa aldanması omuzlarındaki yük, büyüdüğü zaman kadardır.