29 Temmuz 2012 Pazar

düş

sana bıraktığım defterden dökülse sözcüklerim
bir gece yarısı evinde yalnız otururken
televizyonun ışığından yansısa duvarına
korksan yersiz
korkularımız gibi açıkta kalsan
sonra gitmek zorunda olduğu yollara katlandığımız hayat çıka gelse
öylesi daha az kaos diye yaptığımız seçimler
sonra yakalasa bizi yakamızdan
silkinsek bir ilkbahar güneşi altında sen kitap okurken çimlerde
giderken sırtını neden döndün bana desen yine
yine ben sana düşsem
ki sen bir kuyu
benim soluğum kesilse gecenin bir yarısı
pencereden sen baksan
ben sokağında;

bir ip, tırmanmaya çalışan tırnaklarım, sıcaklığım, gözyaşlarım, gülümsemelerim, gözlerin, ellerin ve bir kuruntu dolusu çantan, ürkek aramalarım, cevapsız sorularım, gitmelerim, gitmelerin, ve kesik sularında boğulsam..

ki bir araba bulsa beni plakası olmayan
ki bir sen bulsan beni ismi olmayan
ki ben yine de
günleri beklesem, saatleri ayarlasam sana göre,
televizyon kapansa sonra
sözcükler bir oyun oynasa
gözlerimi açsam
gözlerin olsa

10 Temmuz 2012 Salı

“şarkılar var; kısmi saatlerinde yalnızlığımızın, seni bana bırakan..”