27 Şubat 2009 Cuma

aç..lık..lık..

sekiz bacağından
sekizincisi kayıp
karanlıkta
ağına takılmış ufak bir kanatlı
çırpınıp duruyor
usulca yaklaşıp
uyutman için onu
o karanlık
ve kanatlar
sabah yatağımda bıraktığım.
umudum
bana bıraktığın uykuydu
ama şimdi
sadece ağlar var
bedenime yapışmış
ve sen kara bir dul edasıyla
çiftleşme sonrası
ziyafetini
beni ikincillerinden ırak bırakarak
bende tadıyorsun
acımasızca
narkozun etkisi
sen beynimdeyken biticek.....

18 Şubat 2009 Çarşamba

midesorunları

ellerin böyle boş boş mu kalacaktı
sevgilim
önce uyarmıştım seni
çok hızlı yeme demiştim
bundan sonra
oturucam
ama sen
hazmedemeyeceksin

kounterstrayk!

bu dünyayı biz değil
kelimelerimiz kurtaracak..
her birikimin bi boşalması olur ya
fizik kuralı gibi bişey
çok konuşursan dolar, sonra dolduğu hızla taşar
ama eğer
konuşmazsan
işte o zaman
karşında duramaz
ne şehirler ne
hükümetler
ne kontr-gerillalar..

9 Şubat 2009 Pazartesi

ha..ha..ha.. hapşu

infılakord'a tüm ömrümü feda edicem sanırım
yaşasın alerjik nezle ve ev tozları
polen tozları
vs. vs.

sabatv

flash' da sabahları gerçek kesite denk geliyorum. ama eskisi gibi değil haliyle. yüreğim burkuluyo. sonunda mesela tıkır tıkır seslerle daktiloyla girdi yapılan x.. olaydan sonra kendini eve kapattı.. şeklinde hikaye sonlandırmalarını görmek istiyorum ama maalesef teknolojiye ayak uydurmuşlar. arada çıkan silüetlerde eskisi kadar çarpıcı değil. bide perihan savaş yok. e ne anladım ben öyle gerçek kesitten. yine de sabah vakit programlarına beş basar kendisi. o değilde şu cine 5in vakti zamanında türk filmi tekrar çevrmlerinden birine rastladım. yaşar başrolde. garipsedim bi. snra hatırladım ne kadar büyütmüşlerdi tekrar çekicez diye. çıkan sonuçta tv filmi tadında anca.

sorun

maliyet muhasebesi muhasebe uygulamalarını döver mi ?

en iyisi çilingir çağırmak

kapının anahtarı
yangın merdivenin boşluğunda
ben yokken gelirsen eğer
parmaklıklara sıkı tutun
şayet düşersen boşluklardan aşağıya
yangın çıkabilir binada

4 Şubat 2009 Çarşamba

4:37

sabah 4'te bir kuş ötüyor karanlık caddede
kimi kimsesi yok..
açılmış kapılardan
silik insan suretleri izliyor karanlığı
uykusuzluk gözlerinde.
belki bir ya da iki saat sonra çalacak olan saatin zili
sessizce nöbette karanlık odanın dibinde.
uyanmadan önce ki sarhoşluğuyla
yaşlı bir adam doğruluyor yatağında
sessiz bir müzik sesi geliyor
karanlıkta parlayan iki gözün
oturduğu odadan
güneş bekliyor uyanmak için
ay ise öylesine bitkin ve yorgun
yerini bırakmak için..
saçları dağınık,
kapalı göz kapakları
uysal ve
tatlı bir gülümsemeyle uyuyor
sen
yatağımda yanağım dibinde
ve her bir soluk alıp verişinde
güneş yükseliyor
karanlıkta ki kuşun kafesine.



bir..ki..üçler.. yaşasın dörtler..

3 Şubat 2009 Salı

sayfa kenarı

ortaokul sıralarından beri bi alışkanlığım vardır. ders defterlerimin, kitaplarımın filan orasına burasına şekiller, karikatürümsü bişeyler karalarım. çoğunluğununda şekilleri saçma sapan olur. neyse geçen dersanedeyim. ama önceki seneler gibi değil artık ders filan dinliyorum o derece. dinlemessem ayıp olacak artık zaten. yine de çizimlerimden geri kalmıyorum haliyle. hatta dersler iyi oluyo bi ara hiç bişey çizemiodum yine azar azar bişeyler başladı en azından. neyse ilk gittim sınıfa kimse yok. bi 10 15 dakka sonra bir kız girdi içeri. bende çalışkan bi öğrenci olarak hazırlamışım işte kalemleri defterleri sıraya bekliyorum öyle. kız yanaştı "ben geçen hafta notları alamamıştım sende varsa alı yazabilir miyim ?" dedi
demesiyle ben kıpkırmızı oldum. hayır şimdi defteri vericemde o defteri gören bi insan ne düşünür. sağda solda çizimler var. ki çizimlerin boyutlarını da bilmiyorum. öyle bi özelliğimde var mesela böle hafif sıkıntı vericek bi durum söz konusu olduğunda ya da gizlediğim bişeyi biri keşfettiğinde dönüp "ne vardı ki acaba orda ?" diye bakmam. bende bakmadım haliyle. ama dedim " benim yazım kötü anlayabilecek misin" haliyle bu yöntem tutmadı "benimkinden iyi" dedi kız bende güldüm. sonra aldı yazmaya başladı. bana fenalık geldi çıktım sınıftan biraz dolandım sonra geri geldim. kız yanına oturan çocuğa sende geçen haftaki notlar var mı ya diye soruyor. haliyle anladım durumu ya benim karınca duasını okuyamadı yada çizimlerimden(!) hallice etkilendi. ders başladı defteri geri aldım sonra. ama hala açıp bakmadım ne var diye sayfa kenarlarında.

1 Şubat 2009 Pazar

hey.hat

matmazel
bi şarkı vardı kulağımızda
trojan gibisiniz bilgisayarda
alarm verdi avira
sildim bende yana yana

heyhatt

bunu da yazmış olayım..

üç aydır dokunmamışım gitara dün bunu farkettim. sonra kutay geldi. bi kaç şarkı sordu. biri zaten gelipte bişey çalınca çalmaya çalışınca filan insanında çalası gelio bende o kadar zaman sonra aldım elime. lakin parmak filan kalmamış hakkaten. hatırlarımda o mahur beste çalar ben üstüne arpej atardım. ama öyle böyle değil. arpejim iyiydi cidden. ritmi filan zor oturttum ben asıl. gitar hocam belli bi süreliğine yurtdışına gitmişti. o sıra neyirle çalışıoduk. ben o zaman sölemiştim ya pop gitar çalışalım diye. haliyle bildiklerim etütlerden öteye gitmiyordu. o sıra farkettim arpejim iyiydi baya. ha tembellikten filan üstüne durmadım. halada tembellikten yatıyo öyle. bi ara "ne acaip beste potansiyeli vardır bende" diye o tarz denemelerimde oldu. toplasan bi elin parmaklarını geçmez. aralarında da şöyle doğru düzgün sıyrılan bişeyde yok zaten. topladım onları bi kenarda duruyolar öyle. dün ki bi açılış olurda belki yaparım bişeyler. buraya koycak değilim ama. çok kıymetli olduklarından değilde. genelde pek dinletmedim zaten kimseye. gerçi sınav var nisan azda zaman kaldı neymiş gitar filan..