29 Eylül 2008 Pazartesi

kişisel oda manifestosu

odamı topladığım şu günde çok önemli geçmiş cümleleri geldi aklıma. hani ufaklıktan beri olan aynı günler bir anne baskısı filan tepede. bu oda niye dağınık vs. vs.
herkesin kabul ettiği bir gerçek olduğuna inanıyorum bunun o da şu ki ; odalar kendilerine özgüdür insanların hani evi olabilenler ya da şöyle diyelim evinde kendine ait odası bulunabilenler için ufaklıktan başlayarak sahip olma içgüdüsü geliştirdiğiniz ilk yerdir odalar. kendisine ait bir düzeni olmalıdır ki odanın oraya benim diyebilin. işin garibi hani çocukken sahip olunan hayali arkadaşlar gibi odaların bu kişiye özel hayali mutluluk sınırlarıda yaş geçtikçe anlamını yitirmekte. şimdinin yeni neslinin yada şöyle diyelim orta yaş gençlik neslinin yakın zaman içinde özellikle çoluk çocuk arasına karıştıktan sonra bu özelliğini yitireceğini düşünmekteyim. bu da daha sonraları kontrol edilmez hayal kırıklıklarıyla doğru orantılı olsa gerek bir sonraki kuşağa kötü şekilde yansıyor.
odalara özgünlük gerek ebeveyn diktasından kurtulmaları gerek. dağınıklığın düzeni vardır mesela. ve bu düzen kişinin kendisinden ileri gelir. dağınık olmak kötü birşey değildir. kaos olmayan bir yerde düzen olmaz. iki kavram birbirini tetikler. varsın üçüncü tekil şahıslar şahsi odaların dağınıklıklarından "lan benim odam ne kadar düzgünmüş şunun odasının haline bak hele" diye varsayım çıkarsınlar. eğer şu anda ebeveyn adaylarını buna inandırabilrsek gelecekti nesli bir nebze olsun ferahlığa ulaştırabiliriz diye düşünüyorum. kendilerinin olan birşeyleri olması, kapılarını kitleyebilecekleri bir odaları olması için.
odalar özgürdür. odalar kişiliklidir.
ve en önemlisi odalar
dağınıktır, dağınık kalacaktır.



benimde gözüme batmıyo diil aslında şu raflarıda düzenliyim biraz ya

Hiç yorum yok: