6 Ocak 2009 Salı

kom

saat, öğlen olmuş 2 de kalkmanın fenalığı içinde öle kalakaldım. kahvaltı adına makinada ısıttığım tostuda fazla ısıtmışım yanık kokusuyla irkildim. gün için yapacak çok şey yoktu aslında. her zamanki gibi hayata bağlanma kayanağının "power" düğmesine tıkladım. beynim radyasyonla dolarken seni hatırladım. ne biçim zaman geçrmiştik lan seninle. hani böyle aralıklı aralıklı. aslında ortada olan pek bişeyde yoktu. ama bağlılık vardı hani. sen gidene kadarda öyle sürdü. genelde sevincimi kıskançlık üzerinden nefrete dönüştüren bi insandım. aklımdan bunlar geçerken farketmeden emeseni açtım. ne gelen mail vardı ne de giden. zaten son zamanlarda gelen maillerin çoğunluğu forward ya da spam maillerdi. sana hiç mail yazmamıştım o geldi aklıma. acaba beklemişmiydin benden ? hani bi pazar sabahı böyle açıpta bilgisayarı "ah bana mail atmış canım" demişmiydin ? hiç sanmıorum. hem sen bana canım demezdin. desen desen odun filan derdin. niye bilmiorum. bazen dilimizde sürçerdi konuşurken beraber. araya yabancı diilerde şeyler katardık. sonra sen bana şarkı söylerdin. bende eşlik ederdim ama senin sesimi bastırmana özen gösterirdim. sesim kötüydü. ama düetimiz girince kulağıma çok güzel geliyordu. detonelerimi kapatıyordun sen. hem sesimde ki hem hayatımda ki. ilk tanıştığımız günler ne kadar acemiydik birbirimize. sabahladık sonra senle şarkılar eşliğinde beraber hiç görmediğim filmler izledik. ama seni benden alan beynimdeki radyasyondu aslında. zehirleniyordum sana baktıkça. şarkılardn alıntı bile yaptım sana bak: 'gözlerim bozuldu bak ne yaptın bana'.. bunları düşünürken hata verdin işte sen. istemeden de olsa. format attım duygularıma.

Hiç yorum yok: