17 Aralık 2011 Cumartesi

kış olunca insanlar gidiyor; dört duvar arasına ya da yeni hayatlarına demeli buna. manidardır kışın bir şeyler değişir diye beklersin hayattan. havalar soğur sanki kendini uyandırmak ister gibi daha fazla yağmur olur, kar olur. toprak tazelenir filan. ama artık bir bok olmuyor. ölü insanlara alıştığımız gibi tv'ler den, görsel medyadan. bu değişmeyen yalnızlığa da alışabildik zamanla. yanımızda dönemsel arkadaşlarımızı taşıyoruz artık. diğerleri kışın olmayan yiyecekler gibiler.
kitaplardan alıntı yapan insanlara bakıyorum son zamanlarda. o kadar süslü ki kelimeler. bilmem kimin okumadığım kitabı için suçluluk duymamı sağlamak ister gibi sözlerin arasına döşüyorlar isimleri. o sözcükleri paylaşan sahipleniyor, beğenen sahipleniyor, yorum yapan sahipleniyor da.. bir ben iki yüzlülük gibi görüyorum bu durumu. kış olunca aklım takılıyor böyle şeylere. dört duvara hapsolmaktan belli ki.
soğuk güzel halbüki.. üşürken geçebilmek vapurla bir kıtadan diğer kıtaya. üşümekten korkmamak lazım. uyandırır insanı en zorda olduğu zamanda bile, başın düşecekken, gücün bitmişken. soğuk iyidir çünkü. gözlerini açar. bir zamanlar olanların zaten gerçekte olmadıklarını gösterir. o kadar çok bakmaktan gözlerin ıslanır. batar. şakakların zonklarken ağrı verir tüm düşüncelerine. soğuk iyidir sığınabileceğin kafeler vardır artık, sıcak kahvenin, çayın daha bir anlamı vardır. varsın gitsinler.
hangi kahverengiliğe gideceklerse..
kış, güneşli günlerini yaşıyor şimdi. hava alabildiğine açık. insanlar güzel buluyorlar kuruluğunu yeryüzünün. sokaklara dökülüyorlar. dost sohbetlerinde umurlarında dahi olmayan birbirlerinin hayatlarını irdeliyorlar. kış bir güzellik yapıyor, kendini anlamayanlara kendini anlamak için fırsatlar yaratıyor..

Hiç yorum yok: